Hücre

Cevapla
Aurora
Site Yöneticisi
Mesajlar: 638
Kayıt: 18 Nis 2010 17:58
İletişim:

Hücre

Mesaj gönderen Aurora »

-Canlıların en küçük yapıtaşıdır.
-Kimyasal yapısında su ve mineraller ile birlikte protein,lipit,karbonhidrat ve nükleit asitlerde bulabilirsiniz.
-Hücreler yapılarına göre prokaryot ve ökaryot olarak 2'ye ayrılmaktadır günümüzce.

1-Prokaryot hücre

Hücre zarı vardır, Çekirdek ve organellerler zarla çevrili değildir, yapısında bulunan tek organel ribozomdur.Anlamadıysanız alın size örnek bunlara prokaryöt hücredir ; Bakteriler,arkealar

2-Ökaryot hücre

Hücre zarı vardır.Prokaryöt hücreden ayıran en büyük farkı çekirdek ve organeller zarla çevrilidir.Ribozom bundada var.
Örnek veriyorum ;Protistalar,Bitkiler,Hayvanlar ve mantarlar.

Şimdi Hücre, hücre zarı olmak üzere 3 kısımda incelenir.

1-Hücre zarı
Evet bu zar esnek seçici geçirgen canlı madde geçişinin olduğu(yani maddelerin hücreden içeri alındığı) yapıdır. Hücre zarı protein lipit ve karbonhidratlardan oluşuyor.Sakın unutmayın hücre zarı olmayan canlı yoktur.Birde önemli bir şey daha var hücre zarı ile hücre çeperi çok karıştırılır bakın hücre çeperi sadece bitkilerde bulunur.

Birde görevlerine bakalım..

1-Hücreyi dış ortamdan ayırıyor ve koruyor
2-Uyarı iletilmesini sağlıyor
3-Sitoplazmanın dağılmasını da engelliyor
4-Hücrede madde alışverişini de sağlıyor.(Bu içerik tamamen Yenidir.com tarafından hazırlanmıştır çalanlar bu içeriği çalmış olur kaynak belirtirseniz istediğiniz kadar çalabilirsiniz.. (: )

Evet gittikçe olayların içine doğru girmeye başlıyoruz Şimdi Hücre görevleri var ya hani 4. maddedeki alışveriş he işte o madde 2'ye ayrılıyor

1-Pasif taşıma

Evet Bu taşıma türünde ATP kullanmıyor (ATP bilmeyenleri için ATP enerji demektir.)
Çok yoğun ortamdan az yoğun ortama geçişidir.
Evet şimdi daha da derine gidiyoruz çok çok derine Pasif Taşımada 4'e ayrılıyor

1-difüzyon
2-Osmoz
3-Kolaylaştırılmış difüzyon
4-Diyaliz

Evet İlk olarak Difüzyon:
Çok yoğun ortamdan az yoğun ortama geçiştir.(Yani bir fincan çay içinde şekerin zaman geçtikçe fincanın her tarafına yayılması,Mesela sıktığınız parfümün odanın her tarafına yayılması yani dikkat etin parfüm dağılırken enerji harcamıyor başta demiştim size )

2-Kolaylaştırılmış difüzyon

Hücre zarından madde geçişini taşıyıcı maddeler yardımıyla olur.Örnek vermeden geçmek olmaz.İşte örneğimiz;Glikoz ve Fruktozun bağırsaktan kana geçişi..

3-Osmoz(Ozmoz)

Suyun yarı geçirgen zardan geçişidir.

4- Diyaliz
çözünmüş madde ile birlikte bir miktar çözücününde hücre zarına girmesidir

Şimdi size pasif taşıma hakkında terimleri yazacağım.

birde osmatik basınç var oda şudur:
suyun çok yoğunm ortamdan az yoğun ortama geçişi sırasında yarı geçirgen zara uyguladığı basınçtır

hipertonik ortam niteliktir yani taşıma türü değildir şu şekildeki durumlarda hipertonik ortam denir;
çözünmüş madde yoğunluğu hücreden daha fazla olan ortamdır.su yoğunluğu azdır

hipotonik ortamda bir niteliktir taşıma ile alakası yoktur:
çözünmüş madde yoğunluğu hücreden daha az olanortamdır.su yoğunluğu çoktur.

izotonik ortam burdakide bir niteliktir:
çözünmüş madde ve su miktarı eşit olan ortamdır.

plazmoliz,buda taşıma ile alakalı değildir aslında alakalıdır ama taşıma türü olarak geçmez:
hücrenin hipertonik ortamdaki suyunu kaybetmesidir(hücre zarından itibaren küçülür kofulda küçülür)

deplazmoliz plazmolizin tersidir:
plazmolize uğrayan bir hücrenin hipertonik ortama konularak kaybettiği suyu geri almasıdır.

10-turgor:
deplazmoliz durumundaki bir hücrenin daha fazla su alarak şişmesidir kofulun daha fazla su almasıyla hücrenin dışına bir başınç uygulanır buna turgor basıncı denir
turgor;
-bitkinin dik durmasını ve dirençli olmasını sağlar
-stomaların açılıp kapanmasını sağlar
-nasti hareketllerinin kaynağıdır. ( nasti:küstüm otuna dokununca yaprakların kapanmasıdır)

AKTİF TAŞIMAYI ŞİMDİLİK ALINTI OLARAK YAZACAĞIM ANCAK EN KISA ZAMANDA ONUDA KENDİ ANLATIMIM İLE DÜZELTECEĞİM


Aktif taşıma
Hücreler canlı organizmalardır. Canlılıklarını sürdürebilmek için çeşitli maddelere ihtiyaç duyarlar. Bu maddeleri çevrelerinden alıp kullanırlar. Kullanım sırasında oluşan atık maddeleri de hücreden dışarıya atarlar. Tüm hücrelerde hücreyi çepeçevre saran Akışkan-Mozaik Zar yapısındaki hücre duvarı bulunur. Bu zar canlı bir yapı olduğu için seçici geçirgendir ve ancak belirli maddelerin geçişine izin verir. Küçük moleküller hücre zarındaki porlardan geçerken enerji harcanmaz. Çünkü moleküller kendiliğinden geçer. Ancak büyük moleküllerin hücreye alınması ve atılması sırasında ATP enerjisi harcanır.
Eğer moleküllerin hücreye alınması sırasında enerji harcanmıyorsa buna Pasif taşıma, enerji harcanıyor ve kofullar kullanılıyorsa Aktif Taşıma adını alır.
Aktif taşıma, az yoğun ortamdan çok yoğun ortama, büyük moleküllerin geçişi sırasında enerji harcanması olayına verilen isimdir. Hücre zarının üzerindeki porlardan geçemeyecek büyüklükteki moleküller enzimler yardımıyla alınır.
Aktif Taşıma 2 çeşittir.
• Büyük moleküllerin hücre içine alınmasını sağlayan Endositoz
• Hücre içerisindeki büyük moleküllerin atılmasını sağlayan Ekzositoz
Endositoz
Endositoz, hücre zarından difüzyonla veya aktif taşımayla geçemeyecek büyüklükteki moleküllerin hücre içine alınış yöntemidir. Madde hücreye alınırken aktif taşımada olduğu gibi enerji harcanır. İki çeşit endositozdan bahsetmek mümkündür:
1.Fagositoz: Katı moleküllerin alınması.Bu olay sırasında alıncak molekül hücre zarına temas ettiğinde ilk olarak yalancı ayaklarla (pseudopodia) etrafı sarılır.
2.Pinositoz: Sıvı veya sıvıda çözülmüş moleküllerin alınması. Sıvı maddeler yalancı ayaklarla sarılamadığı için bu yöntemle hücre içine alınmaz. Bunun yerine hücre zarında minik cepler oluşturularak alınır. Hormonların hücre içine alınmasında da bu yöntem büyük ölçüde kullanılır.
Bitki hücrelerinde çeperin hareketi engellemesi sonucu endositoz yapılamaz.
Fagositoz
Fagositoz sözlük manasıyla ¨Hücre yemesi¨demektir. (Eski Yunanca Phago- yemek (fiil), sito hücre demektir.) Hayvansal hücrelerin, katı besin maddelerini, vezikül oluşturacak biçimde, sitoplazmalarına almaları. Fagositoz hayvansal hücrelerin kendilerine gerekli maddeleri almalarında en önemli yollardan birisidir.
Örneğin, alkol kullanan birisi alkolü almadan önce biraz zeytin yağı içerse daha geç sarhoş olur çünkü zeytinyağı büyük moleküllü olduğu için ve zeytinyağını önce aldığımız için hücreye ilk ulaşan zeytinyağıdır bunun sonucundada onun hücreden geçmesi zor olduğundan alkolde geçemez ve kişi daha geç sarhoş olur.
1-Büyük parçacıkların (besinlerin veya yok edilecek olan yabancı maddelerin), yalancı ayaklar yardımıyla hücre içerisine alınması.
2-Bir maddenin hücre içine alınması işlemidir. Sırasıyla;hücreye tutunma, hücre içine alınma, fagozom oluşumu ve sindirim kademelerinden oluşur.
3-Hücre zarından geçemeyen büyük katı moleküllerin yalancı ayaklarla hücre içine alınmasıdır.
Pinositoz
Pinositoz (Eski Yunanca pino içmek, sito hücre demektir.) hayvansal hücrelerin sıvı haldeki maddeleri, vezikül oluşturarak, sitoplazmalarına almalarına verilen isim. Hücre zarının içeri doğru çökmesi ile oluşan küçük cepler, daha sonra zarın kapanması ile içi sıvı dolu pinositotik vakuollere dönüşür. Bu yolla hücre iyonları ve küçük molekülleri sıvı ile birlikte bünyesine alır.
Ekzositoz
Ekzositoz, Endositoz ile birlikte Aktif taşımayı oluşturur. Hücre içindeki büyük moleküllerin hücre dışına atılmasını sağlayan taşıma şeklidir. Hücre içindeki moleküllerin sindirlemeyen atıkları, koful içinde hücre zarına getirilip, koful zarı ve hücre zarının birleşmesi yoluyla atılır. Koful zarı, birleşim yerinden açılarak atık maddeleri dışarı atar. Enerji harcanması, kofulların kullanılması ve enzimlerin kullanılması nedeniyle aktif taşımaya dahil edilir.
Diyaliz
Böbrekler insanlarda genellikle iki adet olup arkada bel omurlarının yanında her iki taraftadır.Boyu yaklaşık 12 cm,eni 6cm, kalınlığı3cm,ağırlığı 150gr civarındadır.Böbreğin temel görevi idrar oluşturmaktadır.
Böbrek kalp tarafından pompalanan kanı alarak glomerüllerden geçirir ve idrar oluşturur. Böbrek idrar yapımı, sayesinde; alınan gıdaların sindirilmesi sırasında açığa çıkan zehirli maddelerin ve fazla suyun uzaklaştırmasını sağlar.Böbrekler ayrıca renin hormonu sayesinde kan basıncının kontrolünde, eritropoetin hormonu sayesinde kan hücrelerinin üretiminde ve kalsiyum fosfor dengesini düzenleyerek kemik metabolizmasında etkilidir. Böbrek fonksiyonlarının % 80 - 90'nı kaybetmiş olan hastalarda diyaliz tedavisine başlanmalıdır

Diyaliz Tedavisi İki Şekilde Uygulanır.

Hemodiyaliz: Hasta kanının damardan alınarak özel makineler kullanılarak temizlenip tekrar hastaya verilmesi sistemidir. Hastanın ihtiyacına göre bir veya üç defa uygulanır.
Periton Diyalizi: Hastanın karın boşluğuna verilen sıvıya atık maddelerin geçmesi ve daha sonra bu sıvının boşaltılması esasına dayanır. Bu işlem için makineye ihtiyaç yoktur.

Diyaliz Tedavisi Gereken Hastalar
- Böbrek fonksiyonlarının % 80 - 90'nı kaybetmiş hastalarda
- Böbrek yetmezliğine bağlı tedavisi önlenemeyen kusma,
- Tedaviye cevapsız sıvı fazlalığı
- Böbrek yetmezliğine bağlı kanama eğilimi,
- Böbrek yetmezliğine bağlı bilinç bulanağı
- Böbrek yetmezliğine bağlı perikardit
Hemodiyaliz uygulamadan önce bir hazırlık aşaması vardır. Hasta kanını alıp makineye vermek için büyük bir damar yolu gereklidir. Bu amaçla hastanın atardamarı ve toplardamarı cerrahi olarak birleştirilir. Buna Arterio-Venöz Fistül denir. Ancak acil şartlarda diyaliz uygulanacaksa damar içi kateterizasyon uygulanır
Böbrek Yetmezliğinde Belirtiler
Böbrek yetmezliğinde yakınmalar genellikle böbrek fonksiyonun % 80 - 90 nı kaybettiğinde ortaya çıkar.

İdrar Miktarı, Sıklığı Miktarı ve Görünümü:
Sağlıklı insanlarda günlük 0,5 lt. idrar yeterlidir. Ancak su tüketimine bağlı olarak 1,5lt ile 2,5 lt arasında değişebilir. Su tüketimi artıkça idrar miktarı ve idrar çıkma sayısı artar. Gece uyurken nadiren idrara çıkılır. Yine sıvı alınımına bağlı olarak değişebilir. Ancak daha önce olmadığı halde aniden fazla idrara çıkma, gece idrara çıkma başladıysa böbreğin idrarı yoğunlaşmasından bir sorun olabilir. İdrarın renginde vücuduna alınan sıvı miktarına bağlı olarak açıklaşır veya koyulaşır.
İdrarda kan görülmesi böbrek hastalığına işaret eder.Sık idrara çıkma ve ağrı beraberse idrar yolunda iltihap düşünülür.

- Vücutta şişlik
Ödemin varlığı böbrek hastalığını işareti olabilir. Ödemin önce göz etrafında başlar.
Yüzde , karın bölgesi bacaklar ve uyluk bölgesinde gözlenebilir.
- Ağrı
Böğür ağrısı karın yada kasık ağrısı olması idrar yolu iltihabına veya böbrek taşına işaret edebilir.
- Diğer
Halsizlik, bulantı, kusma, kilo kaybı, nefes darlığı, kaşıntı

Böbrek Yetmezliğinde Tanı
- İdrar testi: Kan, protein, şeker tespit edilebilir.
- İdrar kültürü : İdrar yolu iltihabının tespitinde önemlidir.
24 saatlik idrarda protein kaybı tespit edilebilir.
Kan testleri : Üre, kreatinin, sodyum, potasyum, kalsiyum fosfor düzeyleri tanı açısından önemlidir.
USG(Ultrasaund): Böbrekler, idrar yolları, idrar torbası görüntülenebilir.
IVP(intra-venöz pyelografi) : Damardan boyalı ilaç verilerek böbrek, idrar yollarının görüntülemesi sağlanır.
Böbrek Biyopsisi : Böbrekten parça alınarak incelemesi esasına dayalı.

Böbrek Yetmezliğine Tedavi
- Böbrek yetmezliğinde kansızlık tedavisi: Böbrek yetmezliğinde kansızlığın en önemli nedeni, böbreklerden salgılanan ve kan yapımını sağlayan eritropoetin denilen hormonun yetersizliğidir. Bu hormon hastalara cilt altına iğne ile uygulanır.
- Böbrek yetmezliğinde demir tedavisi :böbrek hastalarında kan kaybı ve kırmızı kan hücrelerin artması ile besinlerle gerekli demirin alınmaması sonuçunda demir eksikliği gelişir. Bu hastalarda ağızdan veya damar yoluyla uygulanır.
Börek yetmezliğinde kemik hastalığı tedavisi: Kan fosfor düzeyin yükselmesinin önlenmek için kalsiyum tuzları kullanılır. (Kalsiyum Karbonat ve Kalsiyum Asetat) Kan kalsiyum düzeyin yükseltilmesi D vitamini takviyesi

Böbrek Yetmezliğinde Hipertansiyon Tedavisi
- Tuz kısıtlaması
- Diyalize giren hastalarda su fazlalığının ortadan kaldırılması kuru ağırlık dengesi,
- Diüretikler
- AT-2 enzim inhibitörleri
- Kalsiyum kanal blokerleri
- Beta blokerler
- Alfa blokerler

Böbrek Yetmezliğinde Beslenme:
Böbrek yetmezliğinde böbrekten fosfor potasyum ve üre atılamadığı için kan seviyeleri yükselir. Bu yüzden fosfor, potasyum ve protein bakımından zengin besinlerden kaçınılmalıdır.
Süt, yoğurt, dondurma,peynir, yumurta sarısı, kuruyemiş, kuru baklagiller, kolalı içecekler, sakatat, et, balık fosfor ve proteinden zengindir. Meyveler (muz, kayısı, kavun, incir),sebzeler (pancar, lahana, domates, ıspanak vs.) potasyumdan zengin gıdalardır.
Böbrek Yetmezliğinden Korunma Yolları:
-Şeker hastalığında kan şeker düzeyinin kontrolü
-Hipertansiyonda kan basıncı kontrolü
-Enfeksiyonlar(çocuklarda boğaz enfeksiyonu, akut romatizmal ateş hastalığı)
-Böbrek fonksiyonunu bozabilen ilaç kullanımı
-Böbrek yetmezliği geliştikten sonra enfeksiyonların kontrolü
Ozmoz
Ozmoz su için özel bir geçiş şeklidir. Seçici geçirgen bir zardan suyun geçmesine veya diffüzyonuna ozmoz denir. Su, hücre zarından kolayca geçerek zarın her iki yanındaki derişimini dengeler. Ancak, zardan geçemeyen maddelerin derişimi dengelenemez ve sonuçta çözeltinin birinin hacmi artarken diğerinin hacmi azalmış olur. Bir çözelti içinde ozmoz sonucunda gelişen su basıncına ozmotik basınç denir. Ozmoz ve ozmotik basınç hücrenin işlevlerini gerçekleştirebilmesi ve hayatta kalabilmesi açısından önemlidir.
Çözünmüş maddelerin yarı geçirgen zardan diffüzyonuna diyaliz denir. Örneğin, glikoz moleküllerini geçirebilen bir zarla çevrilmiş bir torba şekeri, saf su içerisine daldırırsak, glikoz molekülleri, zardan, derişimi her yerde aynı oluncaya kadar su içerisine geçmeye devam eder. Fakat zarın porları glikoz moleküllerini geçirmeyecek kadar küçükse, bu sefer su molekülleri glikoz çözeltisinin içine geçmeye başlar. Başlangıçta torba ve dış otama konan iki kılcal boru aynı düzeyi göstermelerine karşın, bir zaman sonra kese içerisine girecek su ile içteki kılcal boruda su yükselecektir. Torba içerisindeki su derişimini %95 kabul edersek (%5'lik glikoz çözeltisinde) dışta su derişimi %100'dür; dolayısıyla derişik ortamdan seyreltik ortama bir akım vardır. Bu geçişe zaten ozmoz denir. Su düzeyi o derece yükselir ki, yükselen suyun ağırlığı ile şeker torbasına girmeye çalışan su moleküllerinin basıncı dengeye gelir. Kılcal boruda yükselen suyun ağırlığına, şekerli suyun o derişimdeki "osmotik basıncı" denir. Buradan, diyaliz ve ozmozun, difüzyonun özel bir şekli olduğu anlaşılır.
Cevapla

“Biyoloji” sayfasına dön