İlluminati Gerçekleri

Diğer konular.Katagorisini seçemediğiniz konular buraya.

Moderatör: Tardigrada

Cevapla
Aurora
Site Yöneticisi
Mesajlar: 638
Kayıt: 18 Nis 2010 17:58
İletişim:

İlluminati Gerçekleri

Mesaj gönderen Aurora »

İnanılmaz derecede zengin, korkunç derecede imtiyazlı ve "köylüler" ya da "işe yaramaz yiyiciler" olarak nitelendirdikleri insan topluluklarından sosyal anlamda kopuk, bu gizli İç Çember'in üyeleri zihinsel, ruhsal ve ırksal üstünlüklerinin tadını çıkarıyorlar. Toplandıkları zaman, bu bir araya gelişi "tanrıların meclisi" olarak tanımlarlar. Soylu kan bağı ve imtiyazlı doğum hakkını da kapsayan büyük ve kutsal bir sırrın mistik muhafızları olduklarını savunurlar.1-Texe Mars, Millenium: Peace, Promises, and the Day They Take Our Money Avvay (Austin, Texas: Living Truth Publishers,1990); Texe Marrs, Dark Majesty: The Secret Brotherho-od and the Magic of A Thousand Points of Light (Austin, Texas: Living Truth Publishers, 1992)

Kabul ettikleri bu görüşe göre, doğaüstü güçleri ve sıra dışı kökenleri, onlara asilzadeler zümresinin hüküm verme ayrıcalığını tanıyor. Tüm insanlığın ilahi yöneticisi olduklarına inanıyorlar. Bu küstah ve kibirli adamlar, yüzyıllar boyunca hiç bahsi geçmeyen zenginlikleri ve maddi hazineleri biriktirerek belli zümre oluşturmuşlardır. Bir araya geldiğinde muazzam boyutlara ulaşan zenginlikleriyle, arkadaşlarını ve dostlarını ödüllendirme, düşmanlarını cezalandırma yeteneğine kavuşmuşlardır. İyiliğin ve kötülüğün çok ötesinde olduklarına inanan İç Çember'in bu açgözlü ve kötü ruhlu üyeleri, düşmanlarını ortadan kaldırmak için ahlaksız suikast anlaşmaları yaparlar. Ayrıca kendi kirli gündemlerine boyun eğmeyen cesur insanları hizaya sokmak için ellerinden geleni yaparlar. Sonradan hizayı bozan ve yalnız kalan John F. Kennedy veya mafya ortağı Jack Ruby ve multi milyarder yayımcı Robert Maxwell gibi dik başlı hizmetkârların, kararlı ve caydırıcı bir şekilde icabına bakılır. Başkan Kennedy ve daha sonra kardeşi Robert, başlarından kurşunlanarak ortadan kaldırılmıştı. Lee Harvey Oswald'ın katili Jack Ruby'e, hücresinde duruşmaya gitmeyi beklerken, kansere sebep olan bir madde enjekte edilmişti. Çizmeyi aşan davranışlarından ötürü dikkat çeken Maxwell kendi yatıyla bir deniz seyahatine çıkarılmış, dövülmüş ve daha sonra köpekbalıklarıyla dolu bir bölgede denize atılmıştı.

İç Çember'in üyeleri ahlaksızdırlar; insanlığa karşı işledikleri suçlar ve Tanrı'ya karşı asi tavırları yüzünden hiç pişmanlık duymazlar. Hiç suçluluk hissetmezler. Şeytan'a, "Işığın Babası" olarak yaptıkları sapıkça ibadetten yeterince anlaşılacağı gibi, tam anlamıyla kötü ruhlu ve şeytani bir kişilikleri vardır.

ÖRÜMCEK AĞI

Olaylarla dolu dokuz yıl boyunca bu kötü İç Çember'in izini sürdüm. Yalakaların, kuklaların, casusların ve ajanların oluşturduğu hassas şebekeyi titizlikle takip ettim. Sülfürlü, kaynayan ve cehennem vari bir okyanus tabanından gelen kâbus gibi bir ahtapotun, günah izleri taşıyan dokunaçlarının, Beyaz Saray koridorlarına bile eriştiğini görerek üzüldüm. Sürdüğüm izler beni, doğruca Amerika Birleşik Devletleri başkanının oval ofisine götürdü.

iç Çember'in gizli merkezinden başlayarak, ulusal sınırların ötesine, Kremlin'in küf kokan salon ve odalarına, Vatikan'ın şatafatlı binalarının derinliklerine Birleşik Amerika'nın panolarla çevrelenmiş yönetim kurulu odalarına ve Fortune 500'e * kadar yayılan kaygan, mide bulandırıcı bir örümcek ağının izlerine rastlıyoruz.

iç Çember, sahip olduğu büyük gücü kargaşa yaratarak, anlaşmazlıklara, kan dökülmesine ve katliama sebep olarak koruyor. Haber alma teşkilatlarını, milli güvenlik kurumlarını ve dünyanın süper güçlerine ait silahlı kuvvetleri kontrol ediyor. Ve hassas bir denge kurmak veya "karışıklıktan kaynaklanan düzen kurmak" ihtiyacı duyduklarında, bu grupları kullanmaktan geri kalmıyorlar, ilerleyen sayfalarda da göreceğimiz gibi, "Ordo Ab Chao" (kargaşadan kaynaklanan düzen / Latince), bu lanetli adamların ve yarattıkları kötülük hiyerarşisinin en saygı duyduğu özdeyiş ve çalışma kanunu.

İncil'deki kehanette dünyanın son günlerinde doğacak olan vahşi sistem, dehşet verici askeri güç ve polis gücü açıklanmıştır. Silahların, uçakların, gemilerin, nükleer başlıklı Tomahawk füzelerinin, lazer silahlarının ve dünya üzerindeki herhangi bir hedefe yönelik ileri teknoloji savaş araçlarının hızla yayıldığı, günümüz Yeni Dünya Düzeni, Daniel'in kitabında küresel hâkimiyetle ilgili çizilen resme ürpertici bir şekilde benzerlik gösteriyor.

Bu yüzden o dedi ki, dördüncü canavar, diğer tüm krallıklardan farklı olarak dünya üzerindeki dördüncü krallık olacaktır ve tüm dünyayı silip süpürecek ve onu ezip geçecek ve onu paramparça edecektir.

*En zengin 500 özel ya da tüzel kişi. Ç.N

Ve bu krallığın on boynuzu, doğacak olan on kraldır: ve onlardan sonra bir tane daha doğacak ve o da birincisinden farklı olacak ve o üç kralı kontrolü altına alacak. (Dantel 7:23–24)

DÜNYAYI SİLİP SÜPÜRECEK ON KRAL

Fark ettiyseniz İncil'deki kehanette bize "on kral doğacak" deniyor. Bunlar küresel bir krallık kuracaklar ve zorla "dünyayı silip süpürecekler". Bu on kralın Illuminati'nin İç Çemberi'ni oluşturan on adam olduğuna inanıyorum. Bunların gerçekten de küresel bir etkisi var.

Güvenilir kaynaklardan edindiğim ve istihbarat verilerinin doğruladığı bilgilerden yaptığım analiz ışığında, bu çok özel İç Çember'in etnik ve coğrafi kompozisyonunu hesaplamayı başardım. Şu anda uluslara göre ayrılmış bu on üye şöyle:

ABD - iki üye
Kanada -bir üye
Fransa -üç üye
Avusturya -bir üye
İngiltere -bir üye
İspanya -bir üye
Güney Afrika - bir üye

Gördüğünüz gibi yüksek seçkinlerden oluşan on üyeli heyette Amerika iki koltuğa sahip. Komşu Kanada üçüncü üyeliği sağlıyor. Buna rağmen diğer altı üye aynı coğrafi ve kültürel bölgeden: Büyük Avrupa, ya da Avrupa Birliği. Onuncu ve son üye ise Güney Afrika'dan.

Araştırmalarım, Rothschild ailesinin üç koltukta hak iddia ettiğini ve Rockefeller hanedanlığının İç Çember'de iki koltuğa sahip olduğunu gösteriyor. Kitabın ilerleyen bölümlerinde, bu ikisinin hüküm süren saltanatını, inanılmaz hanedanlıklarının portresini çizeceğim ve aynı zamanda Illuminati’nin İç Çember’indeki diğer itibarlı üyeleri daha yakından tanıtacağım.

Avrupa'nın hanedanlık kan bağının -Rothschild, Habsburg, vs.- rakamsal üstünlüklerine bağlı bir avantaj sağladığı düşünülebilir. Buna rağmen, gerçek böyle değil. Aslında, İç Çember'in on adamından hiçbirinin kendi devletine sadakat göstermediği kayda değer bir husus. Bunlar kendilerini küreselleşmeci ve dünya vatandaşı olarak görüyorlar. Aynı zamanda hepsi ulusal sınırlarla veya coğrafi faktörlerle sınırlı kalmayan tanrısal bir varlığa ibadet ediyorlar.

İç Çember'in on adamı açıkça kendilerini, beşeri kökleri en azından Yunanistan'a, Roma'ya ve Babil'e kadar uzanan, ruhani kökleri ise garip bir biçimde Adem öncesi döneme atıfta bulunulan tarihi bir mirasın torunları olarak görüyorlar. Bunun da ötesinde kendilerini, dünyayı sonsuza kadar idare edecek soylu bir kan bağının varisi olarak kabul ediyorlar.

HAYRET VERİCİ KÜRESEL GÜÇ

Mesela Oklahoma Üniversitesi'nde, eski ABD senatörü David Boren rektör olarak hizmet veriyor. Boren, senatoda sosyalist orijinli bir demokrattı. Aynı zamanda Kafatası ve Kemik Tarikatı'nın saygıdeğer bir şahsiyeti ve gizemli CFR'ın da üyesi. Tıpkı California Devlet Üniversitesi rektörü Tomas Able gibi, New York Şehir Üniversitesi rektörü Bernard Warren'ın ve Columbia, Cornell, Fordham, Georgetown, Duke, Harvard, M.I.T., Michigan ve Texas gibi güzide üniversitelerin rektörlerinin de CFR üyesi olduklarını görüyoruz.
Gizli Örgütlerin Ardında: Illuminati’nin Süper adamları.

Çünkü açığa çıkarılamayacak üstü kapalı bir şey yoktur. Ne de öğrenilmeyecek gizli bir sorun. Karanlıkta söylediğiniz her şey aydınlıkta duyulacak. Dört duvar arasında kulağa fısıldadıklarınız, damlardan yayılacak.Luka 12:2-3Illuminati’nin alçak ve tehlikeli planı ile öğretisinden haberim var. Illuminati’nin öğretilen ile tepeden inmeci* ilkelerinin Amerika Birleşik Devletleri'ne yayılmadığına inanıyorum. Bunun gerçekleşmemiş olması hiç kimseyi benim kadar mutlu edemez.

George Washington /George Washington’un yazılarından Merkezi San Francisco'da bulunan ve Lumen Foundation tarafından yayımlanan, albenisi yüksek ama içi boş felsefe dergisi Gnosis'in editörü Richard Smoley, Illuminati’nin "gizli bir kardeşlik" olduğunu yazıyor. "İnsanoğlunun evrimini tamamlamak için gizlilik içinde çalışan, akıllı ve hemen hemen her şeyi bilen kişilerden oluşur." Ve oluşumun, gizli örgütlenmelerin ötesinde bir şey olduğunu, ayrıca "gizli örgütlerin bulunduğunu" da itiraf ediyor.

*Fransız Dominiken papazlarına Jakoben denilir. Fransız tarihine bakacak olursak, Fransız devrimi sırasında Versailles milletvekilleri arasında Mayıs 1789'da kurulan siyasi bir partinin üyeleri olduklarını görürüz ki bunlar isimlerini Paris'teki eski bir manastırdan almışlardır. Robespierre tarafından yönetilen parti gittikçe daha da radikal bir hal aldı. Jironden partisi üyelerini iktidardan alaşağı ederek, terör yarattılar, l 794'teki darbeden sonra bu parti kapatıldı. Ç.N.

Ancak, Smoley'e ve gizli dünya görüşünü savunanlara göre, Illuminati’de "kardeşlik, başka hiçbir örgütle kıyaslanamaz. O aslında Kutsal Ruh'un mabedidir."

Smoley, "üyelerinin", "insanüstü güçlere sahip ustalardan" oluştuğunu iddia ediyor. Ayrıca "bütün ilkelerin ötesinde bir gerçeğin, inanç hayatındaki tüm farklılıkları ortadan kaldırarak, müritlerini ortak bir yaşamla donatan bir gerçeğin" oluşturduğu dine inandıklarını iddia ediyor.

Smoley, Gnosis'teki makalesinde bu "gizli kardeşliğin" aslında Illuminati olduğunu açıklamıyor veya aydınlanmış elitlerin bir Dünya İmparatorluğu kurmak ve ona başkanlık etme gibi bir planları olduğundan söz etmiyor. Genellikle Richard Smoley gibi adamların bir miktar gizem bilgisi vardır ama işin ucundaki Şeytan ve onun Illuminati ismindeki iğrenç dünya komplosunu göremezler. Bilemezler, çünkü Tanrı'yı inkâr ederek karanlıkta yaşarlar.

Eğer Tanrı önünde kalplerimiz temizse, Kardeşlik ve İlluminati Düzeni hakkındaki gerçekleri anlayabiliriz. Meseller 25:2'de merak uyandıran şu pasaja rastlıyoruz: "Herhangi bir şeyi gizlemek Tanrının zaferidir: ama bir meseleyi araştırmak kralların şerefidir". Daniel 21:10'da,dünyanın son günlerinde alçakların kargaşa ve karanlık içinde kalacaklarını ama "akıl sahiplerinin gerçekleri anlayacağını" okuyoruz. O halde Tanrı'nın vaadini kalplerimizde taşıyarak, İlluminati komplosunun karanlık sırlarını açığa çıkarmak için, gizem zindanlarını deşelim.

Aslında Entrika Çemberi, tartışmaya mahal bırakmadan "gizli bir kardeşlik" olduğunu kanıtlıyor. Daha da korkutucu olan, amaçladıkları cehennem vari yönetim tarzı ve bu ketum, gizli elitin yaratıcıya meydan okurcasına bildirdikleri hedefler.

l Richard Smoley, Gnosis dergisi, 1995 yaz, s.l

Bunlar, nefes kesici boyutları olan bir dünya komplosu içinde çalışan şeytani adamlardan müteşekkil İlluminati adamları. Lincoln'u hatırlayacak olursak bu, birkaç kişinin, birkaç kişi için birkaç kişiye hazırladığı bir komplo.

Üstü kapalı bir şekilde "birkaç kişi" denilenler, kimler? Ben bu kelimeyle, kan ve para ile birbirine bağlanmış, kötü ruhlu ve tamamıyla ahlaksız adamların Büyük Yaratıcıya karşı hazırladıkları iğrenç ve gizli sözleşmeden bahsediyorum. Bunlar, haysiyet yoksunu adamlar. Dünya vatandaşları. Sadakatleri, gizli efendilerine verdikleri söz. Bu yüzden yurtseverlik sembollerini gizliden gizliye küçümserler ve sadece amaçlarına ulaşmak için gerekli olduğunda bu sembollerin ardına saklanırlar.

ILLUMİNATİ’NİN NİHAİ HEDEFİ

Illuminati’nin nihai hedefi nedir? Dünyadaki tüm siyasi iktidarları birleştirmek ve yönlendirmek istedikleri halde, tek hedefleri Dünya Hükümeti kurmak değil. Bunun da ötesinde, gerçek hedefleri, muazzam bir servet sahibi olmak ve harcamak, aşırı, doymak bilmez ve çılgın bir arzuya sahip oldukları halde, sadece daha fazla para kazanmak da değil. Bu aşağılık adamların asıl hedefi, evrenin tahtında oturan benzersiz, muhteşem Varlığı: İsa Hazretleri, rablerin Rab'bini ve Kralların Kralını devirmek. Yanlışlığa düşmeyin bu, Cennet'in en yüksek makamını yenmek, Tanrı'nın elleriyle yarattığı gelmiş geçmiş en kötü yaratığı, inançlarından dönerek Cennetten kovulan şeytanı zümrüt tahta oturtmak için girişilmiş, başarısızlığa mahkûm, muazzam ve destansı ruhani bir isyan, tiksindirici, pis ve tamamıyla iğrenç bir girişim.

Illuminati’nin sefil adamlarını bir araya gelmeye ve aynı zamanda şeytan olarak da bilinen, garip boynuzlu sahte tanrıları Baphomet'e kaderlerini bağlamaya yönelten, şevk veren ve onları zayıflatan esrarengiz tutkular ve arzular ne olabilir? Bu korkunç adamların yaralı ruhlarını avlayan karanlığın deriliklerini hayal etmek bile ne kadar olağandışı ve ne kadar ilginç! Onları böyle bir şey yapmaya teşvik eden ve büyüleyen şey ne olabilir?

Türkiye, 65 milyonluk nüfusu ile gezegenimizdeki diğer 175 ülkeden çok farklı bir konuma sahip. Ortadoğu, Avrupa ve Afrika'yı birbirine bağlayan güçlü bir köprü. Ankara'da ya da İstanbul’da yaşananlar, kesinlikle sonraki yıllarda Afrika'daki Nijerya'dan Avrupa'daki Almanya'ya, oradan Amerika Birleşik Devletleri'ne kadar birçok bölgedeki gelişmeleri etkiler. Bundan dolayıdır ki, Yeni Dünya Düzeni'nin komplocu liderlerinin ki ben onları Illuminati’nin adamları olarak isimlendiriyorum, Türkiye'yi, kendileri için bir dayanak noktası ya da dünya hâkimiyetlerine giden yolda bir anahtar olarak görmeleri, şaşırtıcı olmamalıdır.

Türkiye, sıradan insanların yaşadığı bir ülke değil. Miras aldığı tarih yüzyıllar boyunca küresel gelişmeleri etkilemiş, nüfusunu genç, eğitimli erkek ve kadınların oluşturduğu bir ülke.

Osmanlı İmparatorluğu, sanatsal, bilimsel ve kültürel başarılarıyla ve tabii ki askeri gücüyle, halen batılı güçlerin zihnindeki yerini muhafaza etmektedir. Tabii ki ülkenin eşsiz tarihi,Hititler, Helen uygarlığı ve Bizans dahil olmak üzere, milattan önce ikinci milenyuma kadar izlenebilir. Birinci Dünya Savaşı'nın hemen ardından, 1923'de Türkiye Cumhuriyeti'ni kurarken gösterdiği olağanüstü başarıları bizler tarafından da çok iyi bilinen Mustafa Kemal 'Atatürk' ismi, hayranlık dolu bir ses tonu ile telaffuz edilmektedir.

Bugün Türkiye, ekonomik, askeri ve kültürel gücü ile dikkate alınması gereken bir ülke. Ülkedeki elit, Ankara'yı, Avrupa'nın ekonomik gücüne bütünleşmeye çalışıyor. Türkiye'nin coğrafyası; insanları, dini ve potansiyeli, her zaman patlamaya hazır bir bomba görünümü veren çalkantılı Ortadoğu coğrafyasında Türkiyesiz bir istikrar ve güvenliğin mümkün olmadığı görüşünü pekiştirir nitelikte.Tüm bunlar, Başkan George W. Bush'un, Taliban'ın mağlup edilmesinin ardından Afganistan'daki barışı tesis etme ve kollama sürecinde neden Türkiye'nin desteğini almaya çalıştığına açıklık getiriyor. Tahmin ediyorum ki, Amerika, İngiltere ve Rusya, bundan sonra Ankara'ya daha sık kulak verecek ve Türkiye, dünya meselelerinde hissedilir bir güç merkezi olacak.

Bununla birlikte, kendi çıkarları için Türkiye'nin bu potansiyelinden istifade ve maniple etmek isteyen kişi ve oluşumlar da mevcut. Türkiye'nin ekonomik, askeri ve sosyal arenada oynayacağı rolün artması, aynı zamanda bu ülkenin, eski çağlardan bu yana devam etmekte olan dünya çapında komplonun ayrılmaz bir parçası olarak görülmesi anlamına da geliyor.

Söz konusu komployu yürüten elit tabakanın nihai hedefi, başkenti Kudüs olacak bir dünya hâkimiyeti kurmak. Illuminati’nin arkasındaki beyinler, Büyük İsrail'lerinden, Türkiye'yi ve tüm Dünya'yı hâkimiyetleri altına almanın planlarını yapıyorlar.

Söz konusu elit, gizli gündemlere sahip on acımasız adamdan oluşuyor. Kendilerinin de yarı-tanrı statüsünde olduklarına inanan bu karanlık niyetli tipler, şeytani 'Güçler Tanrısı'ndan başka hiçbir şeye tapmıyorlar. Bunlar, onyıllardır, tüm özgürlüklerin yeryüzünden silineceği o güne hazırlanmak için ellerindeki tüm mali ve politik gücü seferber etmiş durumda. O lanetli gün gelip çattığında, üstün liderlerinin, dünyanın tahtına oturacağından emin görünüyorlar.

Komplonun iç çemberi olarak isimlendirdiğim bu kişiler, sahip oldukları kan, hanedanlıklar ve servetle, şeytani güçlerini sergilemekten kaçınmıyorlar. Komplonun lider kadrosu, New York, Washington ve diğer Avrupalı başkentlerde faaliyet gösteren gizli cemaatleri kullanıyor, kendilerinin 'Olağanüstü Çalışma' olarak isimlendirdikleri, dünya üzerindeki tüm erkek, kadın ve çocukların köleleştirilmesi hedefine ulaşmak için çalışıyorlar. Daha da kötüsü, gerçek yaratacının yeryüzündeki tüm izlerini silebilecekleri gibi yanlış bir hayalin peşinde koşuyorlar.

Illuminati’nin karanlık beyinleri, Türk milletinin anahtarını ele geçirebilirlerse, sadist ve açgözlü hedeflerine ulaşma yolunda uzun bir mesafe kat etmiş olacaklar. Tamamen kontrolleri altına alamadıkları bir Türkiye, bu görevlerini imkânsız hale getirmese bile, şüphesiz ki, bir hayli zorlaştıracaktır.

Bundan dolayı, önümüzdeki günlerde, bu karanlık karakterlerin, Türkiye'yi de etkileri altına alabilmek için daha fazla gayret göstereceklerini tahmin edebiliriz. Çünkü Türkiye'nin de fethedilmesi gerektiğine inanıyorlar. Mümkünse sinsi komplolarla. Ekonomik yıkımlarla ya da gerekirse kaba güç kullanarak.

Tüm bunların ışığında, Türkiye'nin zeki ve cesaretli insanlarının kitabımı dikkatle okuyacaklarını ve kapıdaki tehlikenin farkına varacaklarını ümit ediyorum. Ardından, bu ülkenin vatandaşları olarak, bu büyük tehlikeye nasıl tepki vereceğinize siz kendiniz karar vereceksiniz.


Türkiye, şeytani amaçlara hizmet eden bu adamların önünde, bir ahlak duvarı, bir kudsi bariyer olarak çıkabilecek mi?


Yoksa Anadolu insanı da, dünyada örneğini gördüğümüz diğer uluslar gibi, başarısız olarak, bu sinsi şemanın tuzağına mı düşecek

“Diğer” sayfasına dön