Bu renk değişmelerini anlamak için bukalemun'un derisine bir göz atmak lâzımdır. Tanelerle örtülü bu derinin içinde, siyah sarı, ve beyaz renkli zerreler vardır. Bu küçük gözelerin yüzeye yakın olanlarının çoğu sarı renktedir. Aradaki gözeler siyah, derinin en dip tabakasndakiler ise beyazımsıdır. Bu beyaz gözeler, tıpkı ayna gibi reflektör vazifesi görürler. Bukalemun bize sarı olarak gözüktüğü zaman, sadece genişlemiş sarı gözeleri görüyoruz demektir. Bunların arasında minik siyah gözeler de vardır, fakat deriyi mikroskop altında incelemedikçe onları görmeyiz.
Sonra siyah gözler genişlemediği zaman, bukalemun'un bize neden yeşil olarak göründüğünü açıklayalım. Bukalemun'un derisinin dip tabakasındaki beyaz gözeler mavi bir ışık yansıtırlar. Bu mavi ışık sarı gözelerden geçerken bize yeşil olarak gözükür, sözün kısası, bukalemun bu sırada yeşil renktedir.
Sonra da, üstteki sarı gözelerle dipteki beyaz gözelerin arasındaki siyah gözeler genişlediği zaman olanları görelim. Siyah gözeler bu sırada beyaz tabaka ile sarı tabaka arasındaki boşluğu doldurduklarından, bir ayna önündeki siyah stor gibi, dipteki beyaz hücrelerin yansıttıkları bütün mavi ışığın yolunu keserler. Bunun sonucunda sadece en üst tabakayı görebiliriz. Bu zaman bukalemun sarı renktedir.
Bir de balona benzer küçük siyah gözelerin genişlemeye devam ettiklerini farzedelim. Dış tabakaya saçaklı uzantılar uzatıp sarı gözelerin etrafını çevirmeye başlarlar. Sonunda biz artık sarı gözeleri göremez olur ve hemen hemen yalnız siyah göze görürüz. Bukalemun bu durumda koyu gri veya siyahımsıymış gibi görünür.
